Bugünlerde
bir cemaat şeysidir gidiyor. ‘embedded’i aşma başarısını gösteren Mehmet Ali Birand
bile durumu şöyle yorumluyor:
““Cemaat”
ile iktidar partisinin hem çıkarları hem de dünya görüşleri öylesine birbirine
yakın ki, neyi “Paylaşamıyorlar”, anlaşılamıyor. Ben şahsen “Cemaat”in
Türkiye'yi bizzat yönetmek, iktidar olmak gibi ne niyeti ya da mekanizması
olduğunu düşünmüyorum. Ancak “Cemaat” bunu etrafa yeterince “Anlatamıyor”. Daha
doğrusu bu dışarıdan “Anlaşılamıyor”. Bilinsin ki “Cemaat” şeffaflaşmadıkça, bu
tip “Şüphelerin” önüne geçilemeyecek. Ortalıkta her zaman buna yönelik
“Korkular” olacak. Zira bir süredir etrafa yayılan bu “Kokulara” baktığınız
zaman, bir “İtişme” olduğu izlenimi giderek yaygınlaşıyor.”
(Birand’ın
darma duman vurgulamalarına dikkat.)
Neyi
paylaşamıyorlar?
Yıkımı. ABD
tarafından gözden çıkarılmışlığı.
Gelelim
durum saptamalarına:
Her
zaman askeri darbe olmaz, bazan sivil darbe de olur. Türkiye’de de çok oldu.
Sezer gibi Evren’in adamı birinin cumhurbaşkanı seçilmesi ve sonra da kriz
çıkarması bunun bir örneğidir.
Asıl
sorun Müslümanlar’da:
Şeriatı
beceremediler, İslam / Sünni Kilisesi’ni becerdiler. Medya ve kendileri aymasa
da, cemaat küçülüyor. Çok yakında akan sularını da yurtdışından kesecekler.
Halkımız,
bir kuşakta birden çok cemaat değiştirir, dönektir; hakir, zalim, korkaktır.
Hafiften hafiften dümen kırmaya başladılar. Kimileri erken ayar, kimileri geç
ayar, kimileri hiç aymaz.
Bir de
AKP’nin bu işe nasıl baktığına bir bakalım:
“Çelik,
"AK Parti kendi tabanıyla kavga etmez. 1-2 kişinin yanlışı bir gruba mal
edilemez. Bürokraside 28 Şubat’ı yeniden hortlatmayız. AK Parti bu tuzağa
düşmez" dedi.”
Açıkça
ortada: AKP’liler bile cemaaate kızıyorlar ama belli etmiyorlar. Kurbanlık
koyun / zekat keçisi olarak birilerini harcamakla yetinecekler, onun sinyalini
veriyorlar.
Ancak,
konuyu 28 Şubat’a çevirmeleri aşırı yorum ve bir itiraf oluyor: Yani, olayın
bazı dincileri iktidardan tasfiye olduğunu kabul etmiş oluyorlar.
Peki,
AKP tuzağa düşer mi?
Adamlar
çok bahtsız:
2011
seçimleri oldu. Henüz meclis toplanmadan, dünya ve Türkiye göçtü. Şike davası
içte, Arap Baharı dışta bizi çökertmeye yetti de arttı bile.
Orada da
kalmadı: 2012 Fransa, ABD ve Rusya başkanlık seçimleri var, herkes iç dertlerine
düştü. Fransa başımıza soykırım yasasını sardı.
O
bahtsızlık onları tuzağa çekti, çünkü iktidarlarının 10. yılında artık megalomaniye
kapılmış durumdalar: Şeşibeş bakıyorlar.
Kendi
elleriyle Türkiye’de dini çökerttiler. Kendi elleriyle muhafazakar aile
kurumunu çökerttiler. Benim tanıdığım hiçbir namuslu Müslüman, AKP’den
utanmazlık edemiyor.
Cemaat
ise farklı dalga boyunda:
Boşta
kalan maddi ve manevi artı değerleri, peygamber ölüm döşeğindeyken yaptıkları
gibi, hoca nasıl olsa yakında mevta diye, talana başladılar. Cemaatin
oto-kontrolü kalmadı. Başıbozuklar ayakken baş olmaya kalkıyor.
Cemaatin
fay hatları kırılıyor.
Cemaat
‘break’ dansı yapıyor.
AKP için
bir ‘requiem’ rica ediyoruz, gavur markalı takım elbise giyenlere ve altına
medeniyet yuları kravat takanlara, o yakışır.
(17 Şubat 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder